11 Şubat 2011

Üniversite Döneminde Fight Club İzleyerek Aydınlanma Çağına Eren Genç


Popüler kültür ile sosyal konjonktür analizlerimizin 397. volümünde yine sizlerle birlikteyiz dostlar. bu girizgahı sırf konjönktür kelimesini cümle içerisinde kullanabilmek için yaptım. sanırım yanlış kullandım. olsun. bu kelimeyi türkçe cümlesinin arasına sıkıştıran ilk adam da eminim ki ne anlatmak istediğini bilmiyordur.

Öğrencilik sürecinde üniversite levılı, ergenlik evresinde çılgın atan genç dimağların hafiften durulmaya başladığı yıllara tekabül eder. ergen gencin hızlı akan kanı, kumun üzerine dökülen su gibidir. kum birikintisi üzerinde ne yöne doğru hafiften bir oluk oluşturulursa su oradan usul usul akar. ergen gencimizin kanı da şekil 1-a'daki gibi kaynamaktadır. etrafında kendisini boğazlayıp çekecek bir ip olduğunda sorgulamadan fikirlerini o minvalde geliştirir. (benzetmeme tüküreyim, kumun üzerine su dökersen dibe çöker).

Liseli genç yeteneğimiz üniversite giriş sınavında soruları oo piti piti karamela sepeti şiarınca cevaplamadığı sürece üniversiteye geçiş yapabilir. çevrenin etkisiyle birtakım değer yargılarını kazanmış olan arkadaşımız üniversitede ortama ayak uydurup hayatı sorgulamaya başlar. kimliği sandalyeye dar gelmiş kardeşlerimiz, yaşamını "hayat beni neden yoruyosun, madem çok günah oyunu sen bozuyosun" ile sorgularken(lütfen onları da hor görmeyelim), diğerleri ise farklı arayışlar içerisine yönelir.

Kampüs içerisinde derslere mi girsek, batak mı çevirsek geyiği yapılırken, çevresine çılgın ve delici bakışlar atan arkadaş yaklaşır uzak diyarlardan kötü haberlerle gelmişçesine. "panpa neyin var yea" diye soranlara "abi bu hayat çok boş, yakıp yıkıcam bu dünyayı, kesin ikinci bir ben var olm buralarda bir yerlerde kesin" cevabını verir. kimse anlamlandıramaz vahim durumunu tabi. inme indi zannederler, uzak dururlar. sonra o arkadaş sırrını ifşa eder. "olm geçenlerde fight club diye bi film izledim süper, kesin izleyin."

Bazıları kaale almaz. ilgi çekici bulanlar ise gidip izlerler. filmi bitiren herkes upgrade yapılmış ucuz strateji oyunu canavarlarına dönüşür. bir süre sonra arkadaş ekibi içerisindeki herkes filmi izlemek zorunda kalır.

Gruptaki değişim göze çarpmaktadır. anarşist eğilimler, durduk yerde güreş etmeler, fakülte dekanına ıslak imzalı mektuplar göndermeler. beyaz çizgili yeşil adidas alt aşortman giyen tikky hatunları marla singer zannetmeler, eminönü'nden 5 liralık fight club posterleri alıp oda duvarına asmalar... daha sonrasını anlatmaya yüreğim el vermiyür dostlar..

Çiçek-böceğe, nebatata bakarak aslında ne de güzel olduğu anlaşılabilecek şu kainatı irdeleyen gencin, okulu bırakıp kendini andırgırand partilere vurma isteği artarken; okulu bitirip, efendi gibi iş güç sahibi olup para kazanarak, ege'de sahil kasabasında baraka sahibi olma hevesi gittikçe azalır.

Memleketindeki babasının "akıllı ol canımı ye, karıya kıza para yedirme, okulunu bitir hadi seni everecez daha eheheh" telkinleri arada sırada aklını kurcalasa da arkadaş ortamında bulunduğu için hayallerinden vazgeçebilmesi pek mümkün diildir.

Taa ki orda bir köy var uzakta hikayesindeki köyünü ziyarete gidene kadar. köy camisinde namaz kılarken kasketini çıkarmadan arkaya çeviriverip, namazını öylece kılan amcası zaten hayatı yalayıp yutmuştur. onun dikkatinden ne uçan kurtulur, ne kaçan. o insanın kendine yakışanı giymesidir. genç arkadaşımızdaki değişimi farkeder ve "anarşik mi olacan lan başımıza" der. ve böylece genç arkadaşımızı türkiye gerçeklerine döndürüverir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Neler Varmış?

Tozlu Raflar

Yaftaladıklarımız